Bir adam var biliyor musun bu sehirde, o adam 15 milyonluk Istanbul’un içinde gelmis kalbini sana vermis “al” demis sev bunu iyi bak. Yorgunmus o adam, bitkin argin… Her sey ellerinden birer birer kayar gidermis. Hep misli geçmis zamanlari kullanirmis, gelecege bakmaktan korkarmis, bakmak istese hayallerinin tuzla buz olacagindan çekinirmis. Birçok hayali yer kabugunun derinliklerine gömülse de bu talihsiz adamin, onun içinde bir sevgisi varmis. Yavas yavas sürekli artan aski süre gidermis yalnizliktan korkarmis…
Sevgisizlik yagmurunun insanlarin üstüne her gün saganak yagdigi bu sehirde sevgi semsiyesi olan yar, bir sarki var simdi kulaklarimda… O kadar derinden geliyor ki… Uyandim, saat 3-4-5 bana hiç fark etmez, ne zaman çalinsa kalbim derler ki bir arkadasa bakip ta çikacaktik. Kalan umutlarimdan, birini seçip hepsini hep kaybettim. Simdi kendimden geri ne kaldi kismina geldigimde ise bir dakika diyorum kendime… Kendinden baska bu hayati seninle paylasmayi göze almis bir insan var… Bunca yila kadar beni hiç tanimazken, tanidiginda ise hiç birakmak istemeyen elleri bebekten naif gönlü insanliktan yüce sevgisi nefretten koca bir insan var… Kimseler duymasa bile aglamaz duvarlar, sen duyarsin sesimi, beni susturamazsan ortak olursun gözyasi saganagina… Ah be sevgili parçali bulutluyum bu aralar, tahminde bulunuyorlar hep 2-3 gün ötesi için düzelir mi durumlar diye… Uzaklardan gelen öyle bir soguk hava duygusu var ki; kapima dayansa sele çevirecek sanki… Ama bahar yakindir deyip katlanmak lazim bu kisa da… Hem zaten baharin tadini kis olmadan nasil tadabiliriz ki?