Sabah oldu penceremden baktim öyle bir yagmur yagiyordu ki disariya çikmaya bile izin vermeyecek bir yagmur. Çok sevindim üç gün boyunca öyle çok yagmur yagdi ki hiç evden çikamadim. Bütün göller doldu dereler tekrar akmaya basladi, ormandaki matem bitmisti yagmur dördüncü gün durdu. O aksama yine Aslan Toki’nin önderliginde evime geldiler tesekkür ettiler bu hepimizin beraber basardigi bir olay dedim. Hep beraber bütün gece eglendik, yedik, içtik ormanin nesesi geri gelmisti.
Orman yine neseli orman yine mutlu ne güzel agaçlar ne güzel hayvanlar her seye hayat veren su iyi ki varsin. Bedenimin, ruhumun huzur buldugu, kalbimin sevgiyle dogdugu orman keske tüm dünya senin içinde yasasa o zaman ne kadar güzel bir dünya olurdu. Keske yasayan herkes ormandaki sevgi dolu hayvan arkadaslarim gibi olsa, dünya sevgiyle dolsa. Keske dünyaya yagan her yagmur ormanimdaki etkiyi yapsa yagmurla beraber üzüntüler bitse, herkes eglense tüm karamsarliklar yagan yagmurla kaybolsa. Bunlara düsünerek ormanimizdaki en yüksek tepeye çiktim ve bagirdim sesimin çiktigi kadar “Hey dünya simdi ormanim için buradayim bir gün gelecegim yaniniza yagmurunuz olacagim tüm üzüntülerinizi alacagim.”
Her geçen gün degisiyor bilgilerimi arttiriyor bilgelige dogru yürüyor, içimde her gün büyüyen sevgiyi bilgeligimle birlestiriyordum. Ormana ilk geldigimde devamli uyumak istiyor günlerimi uyuyarak geçiriyordum simdi ise sadece 6 saat uyuyor ormanim arkadaslarim için neler yapabilirim diye düsünüyor gücümün son damlasina kadar çalisiyordum. Ormanda bazen doktor, bazen hâkim, bazen de ögretmen oluyordum hakliyi haksizi ayiliyor olumsuz kararlar verdiklerimden bile takdir görüyordum.
Bir sabah yine erken kalkmis kahvaltimi ediyordum disardan gelen bagrislarla irkildim. Hayvanlar toplanmis bana dogru geliyordu kimisi agliyor kimisi ne yaptigini bilmez halde dönüp duruyordu. En önden Maymun Koma geldi ama öyle agliyordu ki bir sey söyleyemiyordu. Ben durumu anlamaya çalisiyor ama hiçbir sey anlayamiyordum. Sonra Fil Coni’yi gördüm sirtinda bir sey vardi yaklasinca anladim ve benimde bir anda gözyaslarim sel oldu. Sirtinda Aslan Toki’ydi. Her yeri kanlar içindeydi. Coni hemen Aslan Toki’yi indirdi sirtindan Maymun Koma da biraz kendine geldi anlatmaya basladi. Avcilar ormana kamp kurmus ve ava çikmislar Aslan Toki’yi görmüsler. Toki insanlara asla saldirmazdi hemen kaçmaya baslamis, istese her ikisini de orada yiyebilirmis yapmamis tabi o sadece yasamak için yerdi. Avcilar kovalamaya baslamis ve arkasinda kursun sikmislar ve iki kursun Toki’yi bulmus. Hala nefes aliyordu ama o kadar çok kan kaybetmisti ki yasamasinin çok zor oldugunu ilk gördügümde anlamis gözyaslarimi tutamamistim. Simdi Aslan Toki önümdeydi önce kanlarini temizledim ama temizledikçe akiyordu. Kendinde degildi nefes aliyordu ama… Her tarafini sardim temizledim yaralarini ama ne yapsam bostu biliyordum ama agzimdan kelimeler çikmiyordu hayvanlara ölecek diyemiyordum.
Aslan Toki’yi istegine uygun benim evimin yanina gömdük. Ben bilekligimi aldim eger dedim en iyi arkadasimi hayata döndüremiyorsan sen hiçbir ise yaramazsin ve kizginlikla göle attim. Eski halime geri dönmüstüm uyumaktan ve aglamaktan baska hiçbir sey yapmiyordum herkes de benim gibiydi sadece yasamak için yiyor ve zorunlu islerini yapiyorduk.
Aradan 15 gün geçti bir gece rüyamda Aslan Toki’yi gördüm. Surati asikti “Biraktigim emanete sahip çikmiyorsun orman her geçen gün kötüye gidiyor kendine topla arkadaslarina önder ol yoksa ben burada hiç mutlu olamayacagim” dedi.
Diger tarafta ise sabah çadirda bebegini göremeyen babasi üzüntüden 10 günde 10 yas yaslanmisti. Her yerde bebegini ariyor her geçen gün daha da kötüye gidiyordu. Ilk baslardan aglamaktan ve aramaktan bir sey düsünemeyen baba son zamanlarda geceleri uyuyamaz ve çok düsünür olmustu. Soruyordu kendi kendine bu neden benim basima geldi diye. En sonunda cevabini buldu. Öldürdügü hayvanlari düsündü birçok anne babayi çocuksuz bir sürü çocugu anne babasiz birakmisti. Aç degildi, ihtiyaci yoktu sadece zevk için bir sürü hayvan öldürmüstü onlarin hayvan bile olsa simdiki kendinin çektigi acilari çektigini düsündü, üzüntüsü daha da büyüdü. Artik dedi bebegimi bulsam da bulmasam da hiç hayvan vurmayacagim ve su yasadiklarimi herkese anlatacagim ki ders olsun.
Bir gece rüyamda yine Aslan Toki’yi gördüm bu sefer gülüyordu orman eski haline döndü, avcida dersini aldi artik ayrilik vakti geldi o bebegin yeri ailesinin yani yarin onu ailesinin yanina götürün dedi.
Sabah oldu hayvanlarla konustum Pat Pat’dan ayrilmak çok zor olacakti herkes vedalasti oda anliyormus gibi o gün hiç gülmedi. Geceleyin yine çadirlarin oraya gittik. Avcinin çadirina girdik bebegi biraktim, tam çikiyordum ki bir el beni tuttu Pat Pat’in babasiydi. Gözlerime bakti bende baktim tebessüm etti o an o bakisindan her seyi anladigini ve bir daha hata yapmayacagini anladim. Agzindan tesekkür ederim çikabildi ve gözyaslariyla ogluna sarildi.
Artik yasadigim birçok olayi anlamaya baslamistim annem ölmese bu ormana gelemeyecek, kendimi bulamayacaktim. Kendimi mutlu sanip hep zincirlerin içinde bir halka olarak kalacak ve öyle ölecektim. Eger Aslan Toki’yi avci vurmasaydi hatasini hiç anlayamayacak daha birçok hayvani vuracak bir sürü hayvani annesiz, babasiz; bir sürü hayvani da çocuksuz birakacakti. Eger Aslan Toki ölmeseydi bileklik beni tembellige sürükleyecek ve zamanla istedigim hiçbir sey emek olmadigi için olmayacak, hayvanlar arasindaki sevgi ve saygimi yitirecektim. Hayatin akisini anlamaya baslamistim her seyin bir nedeni oldugunu artik biliyordum. Gelisimim devam ediyordu.
Artik her Pazar tüm hayvanlari evimin çevresinde topluyor onlarla hayati konusuyordum. Tecrübelerimizi paylasiyor, hayattan anladiklarimizi anlatiyorduk. Her sonun bir baslangiç oldugunu, her baslangicin bir son oldugunu, kisir döngüyü hayat zincirlerini her seyi paylasiyorduk. Onlara zincirlerini kirmayi ögretiyordum, hayatta gerçek mutluluga ulasmayi…
Aslan Tokinin ölümü beni sarsti 🙁